paylaşım toplantısı
PAYLAŞIM TOPLANTISI – 17 Mart 2019 Pazar / 13:30-15:30)
17 Mart 2019 Pazar günü, saat 13:30’da – Merck Firması’nın değerli katkılarıyla- dernek merkezimizde düzenlenecek paylaşım toplantımızın konuğu Doç. Dr. Sayın BURCU ALTUNRENDE olacaktır. Katılımınızı bekleriz.
Servis bilgileri: Kadıköy Evlendirme Dairesi 12:00, İncirli metrobüs durağı 12:00, Cevahir AVM 12:00/12:30/13:00
Program (Doç. Dr. Burcu Altunrende):
13:30-14:15 Hamilelik ve sonrasında MS
14:15–14:30 Ara
14:30-15:30 MS’te doğru ve zamanında tanının önemi, yeni tanı yöntemleri
Tartışma ve soru/cevap bölümü
MS Kimlerde Görülür?
MS genç erişkinlerde travmaya bağlı olmayan engelliliğin en sık nedenidir. Bu hastalık otoimmün bir hastalıktır ve santral sinr sistemindeki myelinli aksonlara karşı vücudun ürettiği antikorlar tutulan bölgeye göre çeşitli rahatsızlıklara yol açarlar. Genetik faktörler incelenirken 200’den fazla genetik risk tespit edilmiştir. En çok üzerinde durulan HLA-DRB1*15:01 geni riski 3 kat artırmaktadır. Normalde görülme hızı 1/1000 iken tek yumurta ikizlerinde bu oran % 30 ‘a kadar yükselir. Çocukluk döneminde en çok suçlananlar Ebstein Barr virüs enfeksiyonu, D vitamini, tuz kullanımı ve sigara alışkanlığıdır. En sık 20-40 yaşları arasında izlenmektedir. Kadınlarda erkeklerden daha sık gözlenir , ancak erkek cinsiyet kötü prognoz göstergesidir. Kuzey Avrupa ve ılıman iklimlerde daha sık rastlanırken, Mayıs ayında doğanlarda en sık, Kasım ayında doğanlarda ise en az görülür. Bu durum da D vitamini etkisiyle ilişkili görülmektedir.
Belirtileri iyileştirmeye yönelik herhangi bir tedavi mevcut mu ?
Bundan 20 yıl önce medikal tedavi olarak ağırlıklı kortizon tedavilerinin ön plana çıktığı MS tedavisinde günümüzde FDA onayı almış birçok ilaç bulunmaktadır. Bu ilaçların sayısı da hastalığın genetik ve immunopatolojik temelleri ortaya konuldukça artmaktadır. Hali hazırda FDA tarafından onay almış ilaçlar Interferon beta-1a (immünmodülatör), Interferon beta-1b (immünmodülatör), Glatiramer acetate (immünmodülatör), Mitoxantrone (antineoplastik), Natalizumab (monoklonal antikor), Fingolimod (immünmodülatör), Teriflunomide (immünmodülatör), Dimethyl fumarate (immünmodülatör) Alemtuzumab (monoklonal antikor),Daclizumab (monoklonal antikor)’dur. Hastalık seyir açısından dört ana sınıfa ayrılır : Relaps ve remisyonla giden, sekonder progresif, primer progresif ve progresif relapslı şeklindedir. En sık gördüğümüz MS bulguları arasında parestezi, kas krampları ve kas spazmı, idrar ve barsak sistemi ile ilgili sorunlar, serebellar problemler (dizartri, ataksi,tremor), optik nörit, trigeninal nöralji, fasial myokimi, sıcak intolaransı, ağrı, kognitif fonksiyon bozuklukları ve depresyon yer almaktadır. Fampiridin adlı ilaç ise hastalığın seyri üzerine etkin olmamakla birlikte beyindeki potasyum kanallarını bloke edip, hastalarda yürüme hızını ve hareket kabiliyetini arttırmaktadır.Bu nedenle sadece yürüme güçlüğü olan ancak halen yürüyebilen hastalarda, orta-ileri düzey MS hastalarında kullanılmaktadır
Rehabilitasyon ve egzersiz neyi sağlıyor ?
MS’de rehabilitasyon ve egzersiz kişinin mevcut fonksiyonlarını koruyarak, günlük yaşam aktivitelerinde daha bağımsız olmasını sağlamayı hedefler. Rahatsızlığa göre spesifik tedaviler ön plana çıkmaktadır. Örneğin yorgunlukla ilgili hidroterapi ve yürüme eğitiminin kanıt düzeyi yüksek iken , egzersiz konusunda yetersiz kanıt bulunmuştur. Mobilite ve denge aktivitelerinde ise egzersiz hakkında yüksek düzeyde kanıt mevcutken, yürüme yardımcıları ile ilgili yetersiz kanıt mevcuttur. Mesane fonksiyonları da MS’de yakından takip edilmelidir ve de pelvik taban egzersizlerine iyi yanıt verir.
MS hastaları çocuk sahibi olabilir mi ?
MS hastalığında kullanılan ilaçların önemli bir kısmı hamilelikte sakıncalı olacağından hamilelik planlanmadan kesilmeleri gerekebilir. Kortizon ise hamilelik süresince kullanılabilecek bir ilaçtır. Ayrıca tüm otoimmün hastalıklarda olduğu gibi MS de hamilelik seyri boyunca daha ılımlı seyreder. Bu durum hamilelik sırasında insan vücudunun yaşadığı bağışıklık durumuyla ilgilidir.
MS hastalarının beslenmesindeki anahtar noktalar nelerdir ?
MS hastaları ve beslenme ile ilgili konular 1950’lerden beri tartışılmaktadır. Bu konuda yapılan araştırmalarda örneğin Omega 3 ağırlıklı beslenen Eskimo popülasyonunda MS hemen hemen hiç gözlenmezken, Omega-6 ve karbonhidrat ağrılıklı beslenen Batılı toplumlarda MS hastalığı sıkça gözlenmektedir. Bununla beraber Dünya Sağlık Örgütü 2008 yılında MS’in coğrafi dağılımı ile vitamin D düzeyleri arasında bir ilişki tespit etmiştir. D vitamini replasmanı yapılan MS hastalarında 10 nmol/L uygulamayla ataklarda % 12 oranında gerileme tespit edilmiştir. Gluten ile MS arasındaki ilişki ise tartışmalıdır. Bu konudaki vaka örneklerinde glüten serbest diyet ve MS semptomları arasındaki ilişki çok belirgin değildir. Mikrobiata ile ilgili çok önemli çalışmalar devam etmektedir. Özellikle MS hastalarında Clostridium gibi toksin üreten bakterilerin arttığı ve Bacteroides gibi yararlı bakterilern azaldığı tespit edilmiştir.
MS tamamlayıcı tıp uygulamalarından fayda görür mü ?
Tamamlayıcı tıp uygulamaları hiçbir zaman gerçek tıbbi uygulamanın önüne geçmemelidir. Ancak NICE rehberinin de önerdiği destek tedavisi olarak uygulanabilecek metodlar mevcuttur. Bunlar arasında refleksoloji, masaj, manuel terapiler, akupunktur, Tai-Chi, nöralterapi, ozon tedavisi yer almaktadır.
Ancak hiçbir tamamlayıcı tıp yöntemine karar vermeden önce mutlaka hekiminize danışmanız ve onun onayıyla yola çıkmanız gerekir.
MS hastalığı birçok farklı bileşeni olan kronik bir hastalıktır. Ancak multimodal tedavi dediğimiz çoklu tedavilerle ve hastanın özel durumu göz önüne alınarak kişiye özel tedavi protokolleri oluşturulabilir.
MS Uyarılar!
Merkezi sinir sistemini etkileyen ve sıklıkla 20-40 yaş arasında görülen Multipl Skleroz halk arasında bilinen adıyla MS, hastanın yaşam kalitesini düşürüyor. Hastalara sıcak ortamlardan kaçınmalarını öneren Doç. Dr. Selda Korkmaz, “Sıcak, özellikle omurilikte lezyonu olan hastalarda sinir iletiminde bozulmayı artırarak hastanın daha fazla semptom hissetmesine neden olur, sıcaktan uzak durarak hastanın kendini daha rahat hissetmesi sağlanabilir” dedi.
‘Dünya Multipl Skleroz (MS) Günü’ hakkında açıklamalarda bulunan İstanbul Aydın Üniversitesi Tıp Fakültesi VM Medical Park Hastanesi’nden Doç. Dr. Selda Korkmaz, MS’in daha çok 20-40 yaş arasındaki kadın hastalarda görüldüğüne, nedeninin tam olarak bilinemediğine ve merkezi sinir sisteminde beyaz cevher hasarının gözlendiği kronik bir hastalık olduğuna dikkat çekti. MS’in toplumda görülme sıklığının ötesinde bir endişe kaynağı olduğunu anlatan Doç. Dr. Korkmaz, “Hastalıktan etkilenen yaş grubunun genç olması ve hastalığın kronik özellik göstermesi nedeniyle, MS toplumda görülme sıklığının ötesinde bir endişe kaynağı oluyor. Herhangi bir nedenle çekilen görüntülemede gözlenen her bir lezyon, hastada ‘Bende MS var mı?’ sorusunu beraberinde getirir. Önümüzdeki yıllarda görüntüleme tekniklerinin daha gelişmesi ile lezyon saptama şansı artacak. Doğal olarak MS varlığına dair soru sayısında da artış görülecek. Bu nedenle MS hastalığının en önemli aşaması tanı, yani teşhis aşamasıdır” dedi.
HASTA NELERE DİKKAT ETMELİ?
Hastaya konan MS tanısından sonra hastanın yapması gerekenleri ve uyması gereken kuralları da anlatan Doç. Dr. Korkmaz, şunları söyledi: “MS, nedeni bilinmeyen ve farklı alt tipleri olan kronik bir hastalık olduğundan dolayı, hastalığa özel bir yaşam alışkanlığı geliştirilmesi gerekebilir. Ancak, hastalığın özbağışıklıkla alakalı nedenlerden kaynaklandığı düşünülerek abartılı bir korunmanın geliştirilmesi gerekmez. Bu nedenle bu hastalarda, özellikle kış dönemlerinde, enfeksiyon kapılabilecek ortamlardan uzak durmaları önerilir. Ayrıca sıcak ortamlardan kaçınılması da tavsiye edilir. Sıcak, özellikle omurilikte lezyonu olan hastalarda sinir iletiminde bozulmayı artırarak hastanın daha fazla semptom hissetmesine neden olur, sıcaktan uzak durarak hastanın kendini daha rahat hissetmesi sağlanabilir” şeklinde konuştu. MS’in genetik bir hastalık özelliği gösterme durumunun çok nadir olduğunun altını çizen Doç. Dr. Korkmaz, “Multipl Skleroz hastalığı, çoğunlukla kendiliğinden ve çoklu faktor etkisi altında ortaya çıkan bir hastalıktır.”
MS’İN TEDAVİSİ VAR MI?
Son olarak MS hastalığının tedavisi ile ilgili de bir açıklama yapan Doç. Dr. Korkmaz, “MS hastalığında tedavinin amacı, hastaların ‘atak’ dediği akut alevlenmelerin ve yeni lezyonların oluşumunu engellemektir. Takipte, atakların engellenmiş olması ve görüntüleme çalışmalarında yeni lezyonların olmayışı hastalığın iyi kontrol altına alındığının ve hastalık seyrinin iyi olacağının en önemli göstergeleridir” diye konuştu.
Ms ve Gebelik
MS varlığı gebeliği engellememeli ancak uygun zaman ve koşullarda planlanmalıdır. MS’inizin durumu da gebelik planlamasında dikkate alınmalıdır. Kuvvetsizlik, idrar sorunları, denge sorunları var ise gebelik sırasında eklenecek kilo alımı, idrar sorunları MS belirtilerinin daha fazla hissedilmesine yol açacaktır. Doğum sonrası bebeğe bakabilme durumu da dikkate alınmalıdır.Planlı bir hamilelik düşünülüyorsa en az 1 ay, tercihen 3 ay önceden ilaçların kesilmesi gerekmektedir.
MS hastaları hamilelik döneminde Avonex, Betaferon, Rebif, Copaxon, Tysabri, Mitoxantron ve şimdilik araştırma ilacı şeklinde kullanılan ve gelecekte piyasaya çıkması beklenen ağızdan alınan ilaçları kesilmelidirler. Diğer taraftan, MS’in hamilelik sürecinde genellikle iyi gitmesi bu ilaçlara duyulan ihtiyacı azalmaktadır. Hamilelikte anne karnında başka bir canlı gelişmesi ve değişen hormon seviyeleri nedeniyle bağışıklık sisteminin toleransı artar. MS hastalığının aktivitesi azalır. Hamilelik sırasında ataklar için steroid tedavisinin uygulanıp uygulanmayacağı, alevlenme şiddeti ve anne karnındaki bebekle ilgili riskler dikkate alınarak hasta ve doktor arasında kararlaştırılmalıdır.Genel bir kural olarak MS hastası hamile ise veya hamile kalmaya çalışıyorsa nöroloji doktoru ile daha fazla irtibata geçilmeli, gerekli tedaviler çok dikkatli bir şekilde yapılmalıdır.MS’in belirtilerini kontrol altına alan bazı ilaçlar hamilelik esnasında güvenle kullanılabilir, bazıları da kullanılmaz. Hastalara gebe kalmadan en az 1, tercihen 3 ay önce ilaç tedavilerini kesmelidirler. Çünkü kadın hamile kaldığını fark etmeden önce fertilize yumurta gelişmeye başlamaktadır. Çocuk doğduktan emzirme teşvik edilmelidir.
Genellikle MS doğumu etkilemez, normal doğum yapılabilir. Bacaklarında spastisite şeklinde sertleşme olanlar ve aşırı yorgunluk hissedenler doğum sırasında ek yardıma ihtiyaç duyabilirler. Diğer olası operasyonlarda olduğu gibi, doğum sürecinde gerekiyor ise veya sezaryen ile doğum yaptıracak olanlar için, anestezinin MS açısından bir sakıncası yoktur.
Hamilelik sırasında, hormonal etkiler, artan proteinler ve doğal bağışıklık zayıflaması nedeni ile MS genellikle iyi gider. Doğum sonrası bu etkiler tersine döner ve özellikle doğum sonrası 3-6 aylar arası MS alevlenmesi riski artmaktadır. Bu süreç içerisindeki alevlenmeler genellikle uzun dönemde sakatlık bırakmaz. Doğum sonrası dönemde ortalama atak geçirme riski %30 civarındadır. Bebeği emzirme, MS hastaları için yararlıdır. Ezirme MS alevlenmelerini azaltır. Bu nedenle MS hastalarının emzirme döneminde bebeklerini emzirmeleri tavsiye edilmektedir. Emzirme döneminde de Avonex, Betaferon, Copaxon, Rebif, Tysabri ve Mitoksantron tedavilerinden hiç biri güvenlik onayı almamıştır. Gerekiyor ise atak tedavisinde belli önlemler alınarak steroid tedavisi verilebilir. Önceden sütün sağılıp saklanması ve steroid tedavisinden en az 4 saat sonrasına kadar bebeğin önceden hazırlanan bu sütle beslenmesi bebeği steroide mazur bırakmamak için izlenebilecek bir yöntemdir. Herhangi bir nedenle anne çocuğu emzirmeyi düşünmüyor ise MS için uzun dönem tedavi yeniden başlanabilir.
MS’li kadınlar için uygun önlemler alınarak hamileliğin planlı bir şekilde gerçekleşmesi tercih edilen durumdur. Ama bazı durumlarda hamilelik planlanmadan gerçekleşebilmektedir. Bu durumda MS hastaları en kısa zamanda doktorlarına başvurarak gerekli bilgileri vermelidir. Avonex, Betaferon, Rebif ve Copaxon gibi ilaçlar hamilelik fark edilir edilmez kesilmelidir. Bu durumda panik yapılmamalıdır. Bu ilaçları kullanırken plansız bir şekilde hamile kalan ve hamilelik sürecinde de bir süre kullanan MS hastalarının doğan bebekleri ile ilgili araştırma raporları yayınlanmıştır. Bu raporlara göre interferon kullanan annelerin bebeklerinde erken doğum, düşük ağırlıklı bebek doğurma ve bebekte bazı anomalilerin olması riski artmaktadır. Bu riskler normal toplumda hamile olan herkes için de geçerlidir ama interferon kullanan MS hastaları için biraz daha yüksektir. Yani interferon alırken hamile kalanların bebekleri de büyük olasılıkla normal doğacaklardır. Ancak olasılık az da olsa yukarıda belirtiler riskler olduğu için hamileliğin planlı olması, en az 1, tercihen 3 ay önceden ilaçların kesilmesi gerekmektedir.
Enjeksiyon şeklinde yapılan inaktif (veya öldürülmüş virüs) grip aşıları MS hastaları için güvenlidir. Burundan yapılan ve canlı virüs içeren aşılar MS hastaları için tavsiye edilmemektedir
MS’in gidişini önceden kesin olarak bilmek mümkün değildir. Ancak bazı bilgiler MS gidişi hakkında bilgi verir. Örneğin;
§ MS kadınlarda erkeklerden daha sıktır ama MS kadınlarda erkeklerden daha iyi seyirlidir.
§ MS 30 yaştan önce başlamış ise gidiş daha iyidir.
§ İlk atak ile ikinci arsındaki süre uzun ise gidiş daha iyidir.
§ İlk ataktan iyileşme sekelsiz ise gidiş iyidir.
§ Hastalığın başlangıcı bulanık görme veya uyuşma, karıncalanma gibi duyusal belirtilerle olmuşsa gidiş daha iyidir
Başka rahatsızlıklarınız nedeni ile anestezi almanızda ve ameliyat geçirmenizde MS hastası olmanız hiçbir engel yaratmaz. Diş çekimi ve operasyonları da rahatlıkla yapılabilir. Ancak anestezi uygulaması ve bu tip operasyonlardan önce mutlaka nöroloji uzmanı tarafından değerlendirilmenizde fayda var. MS alevlenmesi durumunda acil olmayan operasyonlar iyileşme dönemine ertelenebilir. Bağışıklık sistemini baskılayan ilaç alan MS hastaları için, ne zaman operasyon yapılması gerektiği ve nasıl bir anestezi uygulanmasının uygun olacağı konusunda nöroloji doktorunuzun, cerrah ve anestezi doktoruna önerileri olabilir.